Sıradan bir insan olarak bir Tıp kongresine katılsaydınız, doktor reçetelerinin o anlaşılmaz diliyle örülü konuşmalardan muhtemelen pek bir şey anlamayacaktınız. Tıpkı, hekimler için yayımlanan T ıp dergilerini karıştırırken, alelacayip cümlelerden ufacık anlamlar çıkarabilmek için harcadığınız çabanın çoğu zaman sonuçsuz kalması gibi... Her mesleğin, her disiplinin kendine özgü bir dilinin, terminolojisinin ve sözcük dağarının olması doğaldır. Hele söz konusu alan, bilgisayar endüstrisi kadar büyük bir hızla gelişiyor, çok farklı disiplinlere ' bulaşıyor' ve gündelik hayata fütursuzca giriveriyorsa. Muayene olduktan sonra, reçetenize bakmak zahmetine bile katlanmaksızın eczaneye gidersiniz, tıbbın çetrefil dilini anlamanız beklenmiyordur. Gelgelelim, artık ' Bilgisayarca' olarak adlandırılabilecek yeni bir dil her yerde konuşuluyor, yazılıyor ve bir hastanın tıptan anlaması beklenmezken, bilgisayar ' kullanıcı'larının bu yeni dili hatmetmiş olmaları bekleniyor. Sıradan bir PC satın almaya kalkmak bile, 386, 486, DOS, RAM gibi terimlerden başlayarak ' Bilgisayarca'nın içine dalmayı gerektiriyor. Eskiden pek rahattık, çok değil on yıl kadar önce. Bilgisayar terimleri o zaman da pek boldu ve her disiplinin kendi içinde konuşulan o ağdalı dil o zaman da işliyordu. İşliyordu ama, Bilgisayarca sadece ' bilgisayarcı'lara aitti hiç olmazsa! 1980'lerin başından itibaren bilgi-işlem endüstrisindeki patlama, özellikle de kişis el bilgisayarların ortaya çıkıp evlerin en sakin köşelerini bile istila edivermeleri, Bilgisayarcayı hepimizin diline doladı. Bugün gidip -Türkçe ya da İngilizce- bir bilgisayar dergisi alın. Pek çoğu bilgisayar dünyasına adım atmak isteyenler için yayımlanan bu dergilerdeki yazıları kolay kolay anlayamadığınızı göreceksiniz. ' RAM bellek' (RAM: Rastgele Erişimli bellek) ya da ' DOS işletim sistemi' (DOS: Disk İşletim Sistemi) gibi ifadeler kull anmanın, ' yangın yanıyor'a benzer gereksiz tekrarlar içerdiğini; MIPS'in (Millions of Instructions Per Second; her saniyede işlenen milyon komut) MIP diye bir şeyin çoğulu olmadığını, aslında MIP diye bir şeyin olmadığını bilmek, çok da fazla şey ifade etmiyor. ' Akıcı' bir Bilgisayarcanız varsa bile, sadece 5-6 ay bu k onuda bir şeyler okumamak, bilgisayar dergilerini sizin için Çince yazılmış tefrikalara dönüştürebilir... Çünkü her gün, yeni terimler, daha da kötüsü yeni kısaltmalar ekleniyor ' Bilgisayarca'nın dağarcığına. Kavram, model, standart ve teknik bolluğu, günbegün yeni terimlerin ortaya çıkmasına, eskilerinin birazcık geri planda kalmasına, yenilerinden de sıfatlar, fiiller türetilmesine yol açıyor. Bir fikir verebilmek için, sadece PC WORLD/Türkiye ve Computerworld dergilerinin birer sayısını rastgele çevirerek, şu kısaltmalar listesini elde ettim (tekrar olmasın diye sıralamak gerekti): ANSI, API, ASCII, BBS, BIOS, CAD, CAM, CASE, CPM, CPU, DAL, DBMS, DDE, DOS, dRAM, EBCDIC, EGA, EISA, EPROM, ESA, GIGO, GUI, ISDN, LAN, MIDI, MIPS, MIS, MPP, OLE, OOPS, PDA, PERT, PIM, RAM, ROM, SCSI, SNA, SQL, TSR, VGA, VLSI, VSAM, WOSA, WYSIWYG, X.25... Bu liste, böyle uzayıp gider. Dergiler DBMS'lerdeki (Data Base Management System) sorunlardan, yeni geliştirilen PIM'lerden (Personal Information Manager), OLE tekniğinden (Object Linking-Embedding), MIS yöneticilerinin (Management Information System) sorumluluklarından, değişik CAD (Computer Aided Design) yazılımlarından bahsedip dur ur, siz de satır satır bulmaca çözmeye çabalarsınız! Yayıncı olarak, bu tür zorlukları hafifletmek için pek çok önlem alsanız da, metinlere Türkçesi ve İngilizcesiyle bol bol açıklama ekleseniz de, Bilgisayarcanın ağdalı yapısını değiştiremiyorsunuz. Çünkü beri yanda da, bu terimlerle yatıp yukarıdaki kısaltmalarla kalkan ve giderek sınırları genişleyen bir cemaat var. Tahmin edileceği gibi, sorun sadece Türkçeye özgü de değil: The New Hacker's Dictionary'de bu türden kısaltmalar YABA kısaltmasıyla tanımlanıyor (Yet Another Bloody Acronym). Türkçeye çevirmeye çalışalım: İBBAK! (İşte Bir Başka Acayip Kısaltma!) Biliyorsunuz, Türkçe konuşan, yazan insanlar olarak, bizler başka problemlerden de muzdaribiz. Bilgisayarcanın içine doğduğu İngilizcede bile yeterince terim karışıklığı ve anlaşılmazlık hüküm sürerken, bu terimleri Türkçeye çevirmek, anlaşılırlığı korumak çok güç. YABA'lar konusunda zaten yapacak bir şeyiniz yok , bir terimi Türkçeye çevirdiğinizde ise, çoğunlukla İngilizcesi daha çok kişi tarafından bilindiğinden, anlaşılmazlıkla suçlanabiliyorsunuz. Bir de, İngilizce terime Türkçe karşılık önermenin, üzerinde titizlikle durulması gereken başka noktaları var. Her ne kadar ' Bilgisayarca' olsa da, sözcük Türkçeye oturmalı, ' işlek' olmalı ki, kullanılabilsin. Örneğin, uzun bir süredir ' fuzzy logic' için ' bulanık mantık' karşılığını kullanıyorduk, dolayısı yla da ' fuzzification' yerine ' bulanıklaştırma' , ' non-fuzzy set' yerine de ' bulanık olmayan küme' ... Sonra çevirmen Ruşen Sezer'in Fuzzy Logic yerine Puslu Mantık terimini kullandığını öğrendim. Çok daha uygun bir karşılık bu; çünkü pussuz küme, puslulaştırma, pussuzlaştırma... gibi türetmeler için Türkçede çok daha işlek çözümler sunuyor. Bir süre sonra ' bulanık' teriminin unutulup ' puslu'nun yerleşeceğine de eminim. Bilgisayar sözcüğünün kendisi aynı evrelerden geçti, Bilgisayarca gibi yeni bir uydurmaya bile izin verebildiği için bu kadar başarılı oldu. Bazı terimler de var ki, Türkçesini aramak faydasız. Bizim ' yazılım' ve ' donanım' çiftiyle karşıladığımız ' hardware' ile ' software' sözcükleri, günümüzde boyuna yeni sözcük doğuruyorlar: Shareware, Freeware, Helpware, Groupware, Helpware, Senseware, Netware... Aslında yazılım ya da donanım kategorisine eşdeğer o lamayacak alanlara konan bu isimler, Bilgisayarcanın çocukluk hastalığı yüzünden üreyip duruyor. Bilgi-işlem teknolojisi, muazzam bir hızla yayılıyor ve gelişiyor, bu doğru. Unutulmaması gereken bir başka şey de, bu endüstrinin henüz emekleme çağında olduğu. Pek çok yenilik, tantanalı bir şekilde ortaya atılıyor, deneniyor, sonra yerleşiyor ya da unutuluyor. Bu arada, öteden beri ' ergonomi' adıyla anılan bir alan, ' senseware' ismini alıp abartılabiliyor! Örneğin bir otomotiv endüstrisine kıyasla henüz yolun başında olan bilgisayar endüstrisi, oturmuş, belli standartlara erişmiş değil henüz. Dilsel karışıklıkların en önemli sebeplerinden birini, burada aramak gerekiyor. Tabii, bilgisayar alanında yayın faaliyeti yürüten herkese (özellikle dergi ve kitap yayınlayanlara), yazılımları Türkçeleştiren çeviri gruplarına düşen ciddi bir sorumluluk payı var. Hocamız Aydın Köksal tarafından kişisel olarak, Türkiye Bilişim Derneği'nce de kurumsal olarak başlatılan Türkçe terim geliştirme, Bil gisayarca'yı Türkçeleştirme çabalarının da yoğun olarak devam ettirilmesi gerekiyor. Ben, bir süre içinde Bilgisayarca adını verdiğimiz bu korkutucu literatürün, konuştuğumuz diller içinde eriyip gideceğine inanıyorum. Kullanım sırasında, bilgisayar başında iken, yani yaşarken, pek çok ifade, deyiş, terim, sözcük dilimize girip yerleşecek; dergiye telefon edip ' Makineye bi format attım...' cümlesiyle baÖ _layarak teknik sorular soran 13-14 yaşındaki meraklılar örneğinde olduğu gibi... Bir dolu kısaltma, terim ve kavramı, bilgisayar endüstrisinin kendisi, olgunlaştıkça, safra olarak atacak. Tabii, geriye her zaman, hekimlerin kendi iç tartışmalarında kullandıklarına benzer anlaşılmaz bir dil kalacaktır, ama onu da bırakalım, meslekten bilgisayarcılar düşünsün. Daha 10-15 yıl öncesine kadar, bilgisayar ile çalışmak, mühendis olmayı -en azından mühendis gibi düşünmeyi- gerektiriyordu. Allaha şükür, bu günlerde bilgisayar kullanmak için bilgisayarcı olmak gerekmiyor artık. Bilgisayar kullanmak için, Bilgisayarca bilmenin de gerekmeyeceği günleri bekleyelim. Beklerken de sözlükleri karıştırmaktan, kısaltmalarla boğuşmaktan, terimleri Türkçe dile getirmeye çalışmaktan geri durmayalım. Bilgisayar kullanamayan, bilgisayar mantığını öğrenmekte güçlük çeken insanların önünde, bir de dil engeli bulunmamalı. pusula@doruk.com.tr